12 Eylül 2009 Cumartesi

Gisèle Freund Fotoğrafları (1908-2000)

Marsilia, 1976

Mağaza vitrini,1957

1957

Sınır bölgesinde ziyaretçi platformu, 1962

Berlin, 1957

Hansaviertel, 1957

Evita Peron


Sosyal sorunların her yönü beni yakından ilgilendirdiğinden sosyolog olmak istemiştim. Zorunluluklar sonucu fotoğrafçı oldum fakat bundan hiç pişmanlık duymadım, tersine kısa süre içinde gördüm ki benim yaşamsal ilgim acılarıyla, umutları ve korkularıyla bireye yönelmektedir..........Gisèle Freund




Simone de Beauvoir, 1952

Frida kahlo

Victoria Mary ('Vita')

Sylvia Beach, 1938

Elsa Triolet, Paris, 1939

Virginia Woolf, 1939

Kendi portresi



Ben yalnızca sevdiğim ve gerçekten severek tanışmak istediğim yazar ve sanatçıların fotoğraflarını çektim. Ben hiçbir zaman resim 'çalmadım', tersine hep yüzlerle uğraştım; çünkü şunu biliyordum: Biz vücutlarımızı gizleyebiliriz, ellerimiz, bakışlarımız, yüz hatlarımız ise herkes için açıktadır. Biz sürekli olarak maskeler takınırız ve fakat aynı anda en derin gizlerimizi açarız herkese. Yüzlerin neden bu kadar büyüleyici olduğunun gizi buradadır. Daha sonra bunun üzerine düşündüğümde, fotoğraflananların, özellikle de yazarların benim çektiğim resimleri neden beğenmediklerini anladım ve anladım ki, biz gerçek yüzümüzü hiç tanıyamayacağız. Biz kendimizi hep bir aynadaki gibi tersten görüyoruz ve kendimize başkaları için oynadığımız rolleri içeren gerçek olmayan portreler yaratıyoruz...........Gisèle Freund

28 Ağustos 2009 Cuma

19 Ağustos 2009 Çarşamba

15 Ağustos 2009 Cumartesi

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Savaş karşıtı mücadelede kadınların rolü, onların "özünden", doğalarından ya da barışçıl özelliklerinden kaynaklanmaz. Bu varsayım, savaşı doğal yapıya indirgeyerek meşrulaştıran teorileri besler. Kadınlar doğuştan, özü gereği anti-militarist değildir. Militarizmle cinsiyetçilik arasında yapısal bir ortaklık vardır. Dünya savaş sistemi yapay erkek kimliklerine bağlıdır. Kadınların rolü, hiyerarşilerin içiçeliğinden, anti-militarist ya da savaş karşıtı hareketin feminizme olan ihtiyacından kaynaklanır. Erkekler, savaş karşıtı tutumlara, vicdani red hareketlerine, anti militarist kampanyalara, barış adına verilen mücadelere katılırlar ama nelerin militarizasyona, savaşa ve şiddete sebep olduğu ve sürmesini sağladığı hakkındaki feminist analize kolay kolay katılmazlar. Savaş-karşıtı hareket içinde varolan erkeksi direniş nedeniyle feminist analiz savaş karşıtlığına ilişkin politikaları kısmi olarak etkileyebilmiştir.
Barışamadık............Pınar Selek